Cumhuriyetimizin 100. Yılında verem hastalığı ile mücadelede bir sivil toplum kuruluşu olarak devlet kurumları ile işbirliği içinde erişilmesine katkı sunduğumuz başarılı düzeyin daha da geliştirilmesi ve verem hastalığının olmadığı bir ülke ve Dünya hedefine ulaşma yolunda kararlıyız.
Verem Hastalığı Dünya’da erişkinlerde enfeksiyonlardan ölümün birinci nedeni olarak ciddi bir halk sorunu olma özelliğini korumaktadır. Yoksulluk, eşitsizlikler, savaşlar ve göçler yanında etkileri halen devam eden Covid 19 salgını hastalıkla mücadelede önemli engeller olarak önümüzde durmaktadır.
Dünya’da 2021 yılında 10,6 milyon verem hastası ortaya çıkmış, 1,6 milyon verem hastası da ölmüştür.Verem hastalığı en çok Hindistan, Çin, Endonezya, Filipinler, Nijerya, Bangladeş, Pakistan ve Güney Afrika gibi ülkelerde görülmektedir. Covid 19 salgının hastalıkla mücadeleye ciddi şekilde zarar vermiştir. 2019 yılında bulunan hasta sayısı 7,1 milyon iken bu sayı 2020 yılında 5.8 milyona düşmüş, 2021 yılında kısmı düzelme ile 6.4 milyon hasta saptanmıştır.2019 yılına göre bu azalma bir iyileşmeyi değil insan ve mali kaynakların Covid 19 salgınıyla mücadeleye kayması ile verem mücadelesinin aksadığını göstermektedir. Dünya Sağlık Örgütü hesaplamalarına göre Dünya çapında hastalıkla mücadelede en az 5 yıl geriye gidilmiştir.
Covid 19 salgınında bir yıl içinde hastalığa karşı çok etkili çok sayıda modern aşı keşfedilmiş ve insanlığın karşılaştığı bu hastalık ortadan kalkma yoluna girmiştir. Halbuki binlerce yıldan beri insanlığı tehdit eden Tüberküloz konusunda hala etkisi az, eski teknolojiye dayanan bir aşı olarak BCG dışında bir tutunacak dalımız yok.
İnsanlığın gücü vardır!
Modern bir tüberküloz aşısı için gerekli kaynaklar ayrılmalı ve bir an önce etkili bir Tüberküloz aşısı insanlığın kullanımına verilmelidir.
Verem hastalığının görülme sıklığının Dünya ortalaması yılda 100 bin kişide 125 civarında iken Türkiye’ de bu rakam 11’dir. Türkiye’de kayıtlı verem hastası sayısı 2018 ve 2019 yıllarında yıllık 11 binden fazla iken 2020 ve 2021 yıllarında yaklaşık yıllık 9 bin bulunmuştur.Tüm Dünya’ da olduğu gibi Türkiye’ de de Covid 19 salgını döneminde mücadele kötü şekilde etkilenmiştir. Salgın döneminde hizmetler gerilemiş, hastaların ve hastalık açısından riskli olan ve taranması gereken hasta yakınlarının sağlık kurumlarına başvurularında aksaklık yaşanmıştır.
Veremle mücadele de ülke olarak başarımızın devamı için;
Şimdiye kadar ülke olarak veremle mücadelemizde Verem Savaşı Dispanserlerinin rolü kilit önemde olmuştur. Bunun için, dispanserlerde çalışanlar için aynı konumdaki birinci basamak personeli ile eşit ekonomik koşullarının sağlanması gereklidir.
Hastalığın tanısını kesin olarak sağlayan ve dirençli basilleri hemen ortaya çıkaran yeni moleküler tekniklere dayalı hızlı tanı yöntemlerinin kullanımının yaygınlaştırılması gereklidir. Özellikle ilaçlara dirençli tüberküloz hastaları için kullanılması gerekli olan yeni ilaçların gereken tüm hastalara kesintisiz olarak sağlanması gereklidir. Hastalık azaldığı için hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının eğitiminde tüberküloz verilen yer azalmaktadır. Gerek mezuniyet öncesi gerekse mezuniyet sonrası hastalıkla ilgili eğitim etkinliklerinin artırılması gereklidir.
Verem hasta sayısının azalması toplumun da bu konudaki duyarlılığının azalmasına yol açmaktadır. Topluma yönelik olarak veremin erken tanının önemini, veremden şüphelenmek gereken belirtileri ı vurgulayan farkındalık çabalarının geliştirilmesine gerek vardır.
Veremle mücadelede şimdiye kadar Dünya’ ya örnek olacak tarzda başarılı bir şekilde yer alan Verem Savaşı Derneklerimiz hastalığın tümüyle ortadan kaldırılması sürecinde daha da kilit önemde olacaktır. Son haftalar içinde alınan kararla % 10’ u yasa gereği o ildeki Darülaceze ve Verem Savaşı Derneklerine verilmesi gereken eğlence vergisinin alınan kararla sıfıra indirilmesi Verem savaşı Derneklerini çok önemli gelir kaybına uğratmıştır. Bu kaybın başka kaynaklardan sağlanması gereklidir.
İstanbul Verem savaşı Derneği Yönetim Kurulu
Prof. Dr. Zeki KILIÇASLAN